Dehb Sahtekârlığı Mı? İlaçların Cazibesi ve Dehb
5 Ekim 2016-Perşembe
Hastalık Kontrol Merkezi EVET diyor!
Pediatrics’in 23 Mayıs tarihli sayısında yayınlanmış bir çalışmaya göre araştırmacılar her altı çocuktan birinde otizm, öğrenme bozukluğu ya da DEHB gibi gelişim bozuklukları gözlemlemiştir.
A.B.D.’nin Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezlerindeki araştırmacılar zihinsel engelli veya gelişim bozukluğu olan çocuk sayısının artışta olduğunu tespit etmişlerdir. 1997-1999 senelerinde, çocukların yaklaşık %12,8’inde gelişim bozukluğu teşhisi konmuştur. Bu yüzde sadece 10 sene içerisinde %15’e yükselmiştir. 2,2’lik artış büyük bir sıçrayış gibi gözükmese de 1,8 milyon çocuk daha veya toplamda 10 milyon okul öğrencisi demektir.
Araştırma lideri ve A.B.D. Ulusal Doğum Kusurları ve Gelişim Bozuklukları Merkezi direktörü, Coleen Boyle, “Buradaki en önemli mesaj, bunun önemli ve ilgilenmemiz gereken bir sağlık sorunu olduğuna dair farkındalığın artmasıdır” demektedir. “Çocuklar geleceğimiz ve bu çocukların birçoğu ileride üretken vatandaşlar olabilirler, bu nedenle gelişmelerine olanak tanıyacak programlara yatırım yapmalıyız” demiştir.
Bir sonuca ulaşmak adına araştırmacılar Ulusal Sağlık Anketlerinin 1997-2008 seneleri arasındaki verileri incelemişlerdir. Yıllık düzenlenen ankette 3 ve 17 yaş arası çocuğu olan ebeveynlere, çocuklarına hiç DEHB, zekâ geriliği, beyin felci, otizm, nöbet, kekemelik, işitme kaybı, körlük, öğrenme bozukluğu ve/veya başka gelişim bozuklukları teşhisi konup konmadığı sorulmuştur.
Boyle’a göre, artış çoğunlukla DEHB ve otizm teşhislerine bağlıdır. Sayılar bunu destekler niteliktedir: 2006-2008 senelerinde çocukların %7,6’sına DEHB teşhisi konmuştur, 1997-1999 değeri %5,7’den yükselmiştir. Yine 2006-2008 senelerinde çocukların %0,74’üne otizm teşhisi konmuştur, 1997-1999 değeri %0,19’dan yükselmiştir.
Bu tarz bir araştırma birçok soruya gebedir. Yükselen farkındalık seviyesi mi teşhisleri arttırmaktadır? DEHB olan kişi sayısı kayıtlardakinden daha mı fazladır? İlaç firmalarının ürünlerini televizyonda pazarlamaları bir etken midir (ilaç pazarlamasına izin veren iki ülkeden biri olan A.B.D.’de bu oran daha yüksektir)? Biyolojik ve genetik etkenler rol oynamakta mıdır? Yetiştirme tarzı rol oynamakta mıdır?
Bu soruların ışığında ilginçtir ki, devlet sigortası (özellikle Medicaid) olan çocuklarda bozukluk görülme ihtimali özel sigortası olanlara göre daha yüksektir. Medicaid’in yardım ettiği çocuklar daha düşük gelir düzeyli ve azınlık çocuklarıdırlar. Bu onlarda gelişim bozukluklarının daha sık görüldüğü anlamına mı gelmektedir yoksa bu çocuklara teşhis konarken, yüksek gelirli çocuklara yapılandan başka bir şey mi yapılmaktadır?
O soruların ışığında, DEHB ve otizm sıklıkları artarken, diğer gelişimsel bozuklukların sabit kalması veya düşüşte olması enteresandır.
Gelişimsel veya zekâsal sorunları gözlemleyebilecek ilk kişi olan öğretmenler tarafından farkındalık arttırılmıştır. Bu farkındalık nereden gelmektedir? Genelde televizyon reklamlarından veya akşam seminerlerinden gelmektedir. Teşhis veya tedavi konusunda uzman olmasalar da, yönelimleri tespit edebilmektedirler. Bu nedenle bir uzman tarafından bütün kontrollerin yapılması mühimdir. Bu her ne kadar maliyetli ve zaman alıcı olsa da, sorunun doğru teşhis edilmesi mühimdir. Yoksa aşırı tanılar koymamız veya ilaçla tedavi edilemeyecek sosyoekonomik sorunlara tanı koymamız muhtemeldir.